13 Eylül 2011 Salı

Kaş-Kalkan



Bende bayram tatilini tatile giderek değerlendirenlerdenim evet.
Yolculuk Kaş’a idi. Bu ara pek bir moda oldu burası. Boşuna da olmamış. Artık Bodrum Çeşme benim için yalan. Burayı gördükten sonra oralara gideceğimden pek emin değilim açıkçası.. Şöyle genel bilgi vermek gerekirse; Kaş, Antalya’ya bağlı bir belde. Ulaşımı Antalya Havaalanından 250 km.
Başta bizim gözümüzde yol çok büyümüştü ama yollar o kadar güzel ki..Heryer yemyeşil,etrafta belki de daha önce hiç görmediğiniz ağaçlar, kutu gibi evler var..O yüzden etrafı didik didikleyerek geldiğimiz için 2 buçuk saat su gibi geçiverdi.
Önce otelden başlamak istiyorum. Asfiya adlı bir otelde kaldık. İnternetten bulmuştuk o yüzden ne kadar iyi ne kadar kötü tam kestiremedik. Tereddüt içinde gittik ama vardığımızda bi oh çektik.Otel muhteşem görünüyordu çünkü..












  














Kaldığımız oda














Gerçekten muhteşemdi :)















      İlk gecemizde çok yorgun olduğumuz için gezme fırsatımızpek olmadı.Otele çok yakın olan bir Çin restoranına gittik ve ilk şaşkınlığımıız orda yaşadık. Yedik içtik ama kredi kartı geçmediğini sonradan öğrendik. Hadi kıytırık bi büfe gibi bir yer olsa derim ki geçmemesi normal orda ama süper bir Çin restoranıydı orası nasıl kredi kartı geçmez anlamadım.Ertesi gün geldik de öyle ödedik borcumuzu.

      Kaş’ın denizi çok güzel. Resmen uçuk yeşil. Yukarsan bakınca denizin dibini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Ama beachleri pek hoşuma gitmedi açıkçası. Bu kadar güzel bir tatil beldesinde beachlerin döküntülüğü bizi çok şaşırttı. Dizayn kötü, yerlere terliksiz asla basamıyorsunuz, taş,çöp dolu. Servis kötü, menudeki kıtlık had safhada Ve kredi kartı geçmiyor.. Neyse ama yine de o denize girince bütün bunları unutuveriyorsunuz tabiiki J








      Tatilim ikinci gününde tekne gezisi yapmaya karar verdik.- Önceden ayarkamanız gerek turunuzu çünkü yer kalmamış olabiliyor.- Teknelerin hepsi zaten kocaman ve en fazla 15- 16 kişi aldıkları için sıkış sıkış olmuyor adım atacak yer kalıyor teknede J   2 çeşit tur var. Adalar turu ve Kekova turu. Adalar turunda sadece amaç denize girmek,Kekova turu ise tamamen kültür turu. Kekova turunda da denize girme olduğundan -5 defa da olsa- onu tercih ettik 1 taşla 2 kuş vurma adına. Benim en ilgimi çeken Saklıkent ile Akvaryum Koyu oldu Aslında bu gezinin süper geçmesinin bir sebebi de bizi gezdiren tekneniin personelinin çok cana yakın almasıydı bence. Sohbet muhabbet kakara kikiri valla çok eğlendik. Üçüncü durağımızda yemek molası verecektik. Ben başta düşündüm yani en fazla mangal yapılır işte yanında da pilav filan ama dolmalar, taze fasulyeler, salatalar, barbunyalar aman allahım yani şoka girdik. Bir de bir güzel yapmışlar parmaklarımızı yedik. Sonrsında 5 çayı saati geldi inanamadık. Kurabiyeler kekler süperdi J Zaten seneye de gideceğimiz için kaptanla anlaştık numaralarımızı filan aldık iyi oldu.





Saklıkent


Saklıkent'te denize girmek yasak.




    








Ama kanoyla takılmak yasak değil :)



 Aynı günün akşamI Kalkan’a gittik. Orası da apayrı güzel -hatta ben Kaş’a tercih ederim-. İncik boncukçular hediyelik eşyacılar hepsi yan hyana dizilmiş çok hoş gözüküyorlardı Hele akşam saati her dükkan ışık olayı ayrı iyiydi.Cıvıl cıvıldı. Önce oraları gezdik tabi.Sonra dedik sahil tarafına inelim de birşeyler yiyelim. Baya acıkmıştık artık. Dedik ki birde yemekten sonra buralarda böyle güzel nargileci varsa mehtaba karşı içelim diye. 
Bir tane gördük hemen yerimizi ayırtmak için

Denizin rengi inanılmazzz:)
durduk çünkü inanılmaz kalabalıktı yer bulmak baya zor gözüküyordu.Neyse adamlarla 2 dakkada kanka olduk bize baş köşeyi ayırdılar J Bizde hazır kaynaşmışken soralım dedik buranın en güzel balığı nerde yenir diye. Bize Deniz Balıkçısı çok meşhur ama hiç gitmedik yani sadece iyi olduğunu duyduk dediler.Bizde doğal alarak oraya gittik. Gitmez olaydık! Balıkçıda börülce olmaz mı! Balıkçıda semizotu olmaz mı! Neyse keyfimizi bozmamak adına –gerçi bunun için çok geçti- sstuk birşey demedik. Neyse balığımızı söyledik.(Balığın ismini hatırlamıyorum ilk defa orda duymuştum ama adam şiddetle tavsiye etti) Sohbet muhabbet yine tavan yapmış bizdeJ En son hesabı istedik. Hesap geldi abartmıyorum hayatımın şoku.Resmen o parayı çöpe attık. O kadar pahalıydı ki gözlerimize gerçekten inanamadık. Hemen itiraz ettik tabi meze yemedik bilmem ne işte ne biçim hesap bu diye adam da bütün fiyatlar menudeki gibi dedi. Meğer balığı bize kiloyla vermiş o da tabi baya bi etti. Keyfimizi daha fazla bozmamak adına hesabı ödedik ve nargileciye gittik. Keyfimizin acilen yerine gelmesi gerekiyordu çünkü haliyle J



 Bu arada dikkatimi çeken başka birşey de gece belli saatten sonra eğlenilecek pek mekan olmaması.Yani tabiki müzikli yerler var ama öyle dans edilecek, kurtları dökecek bir yer yok. O yüzden biz yerinde duramayan gençler için Kaş ve Kalkan’ın çok uygun bir yer olduğunu söylemek güç.Ama ben incik boncukçuları geziyim,sahilde yürüyüş yapayım, sevgilimle mehtaba karşı soft müzik eşliğinde şarabımı yudumliyim, bol bol yüziyim,güneşleneyim, doğayla iç içe oliyim,huzurlu sessiz sakin bir tatil yapayım  diyenler için kesinlikle ve kesinlikle Kaş ve Kalkan tam onlar için bir yer. Ben gerçekten çok zevk aldım ve inanılmaz dinlendim. Mutlaka gidin görün. Ben bundan sonra Çeşme ve Bodrum’a Kaş ve Kalkan’dan daha fazla gideceğimi sanmıyorum açıkçası. O derece J






6 Eylül 2011 Salı

The Cheesecake Factory- mmmmmm :)


Özellikle teyzmede ve bende tatlı manyaklığı vardır.Çikolatanın bitteri sütlüsü beyazı şekerin pembesi mavisi yeşili pastanın meyvalısı krokanlısı ayırd etmeden afiyetle yeriz yapıcak bişey yok J

Yaklaşık 5 sene önce teyzem beni ve kuzenimi Amerika’ya götürdü.İşte Disneyland’dır, Universal Studyoları’dır falan filan gezin görmeniz lazım diye.Gerçekten hayatımın en muhteşem tatiliydi o sene..Neyse gezdik işte ordaki aletlere bindik biri havaya fırlatıyor biri ters döndürüyor biri uçuruyor.Neye uğradığımızı şaşırmıştık gerçekten.Hele sadece böyle bir yerin varlığının sadce Tatilya olduğunu bilirken hayatımızın şokunu yaşamıştık :D Bütün günümüz gerçekten kahkahalarla sohbet muhabbet adrenalinle eğlenceyle geçmişti. Öyle bir yemiştik ki artık tatlıya bile yer kalmamıştı teyzemle bende öyle diyim J Tam hazırlanıp kaldığımız otele doğru yol almaya başlarken teyzem durdu ve otele gitmiyoruz sini muhteşem bir yere götürcem dedi. Begüm(kuzenim) ve ben nereye bile diyemeden kendimizi The Cheesecake Factory’de bulduk.Hayatımda duymamıştım böyle bir yer.Meğer çok meşhurmuş Amerika’da o zamanlar tabi çömezim bilmiyorum Cheesecake Factory ne J
Teyzem üniversiteyi orda okurken arkadaşlarıyla hep burda takılırmış.’’Ucuz ve inanılmaz lezzetli hele bir cheesecakelerivar çocuklar aklınız hayaliniz durur.’’ Der demez içeri girdik. Boş masa yoktu. Bize 20 dk bekleme süresi verdiler ve buna rağmen bekledik J Pizza yiyemezdik haliyle tüm gün tıka basa o abur cuburları yedikten sonra ama hepimiz biliyorduk ki cheesecakee hayır diyemezdikJ Hiç unutmuyorum ben Brownili istemiştim ama neden hatırlamıorım browni sevmem halbuki ama vitrinde o kadar çekici gözüküyodu ki tutamadım kendimi. Teyzemde meyvalı söylemişti ama Begüm’ü hatırlayamıyorum. Siparişleri verdikten sonra beklemeye koyulduk 5 dk içinde geldi önümüze. Zaten gelmeleriyle bitmeleri aynanda oldu. Ben hayatımda böyle güzel bir cheesecakei geçtim tatlı bile yemedim yaniJ Orda 15 gün kalmıştık ve abartmıyorum 6 7 günü illaki uğradık gerek yemek yemek için gerek tatlı yemek için . Amerika’ya gideceklere, orada bulunanlara gitmek isteyip de gidemeyenlere ama elbet bunu başaracak olanlara şiddetle tavsiye ediyorumJ
         Şimdi o kadar bahsettim biraz da görsel şölen yapalımm JJ


 Ultimate Red Velvet Cake Cheesecake
    
               
























PEPPER  BARK CHEESECAKE



Dulce de Leche Caramel Cheesecake





FRESH STRAWBERY CHEESECAKE




WHITE CHOCOLATE RASPBERRY CHEESECAKE





Daha fazla incelemek isteyenler ;

http://www.thecheesecakefactory.com/  u ziyaret edebilirleeeer ..  :)

5 Eylül 2011 Pazartesi

Patrondan Kurtulma Sanatı

Herkesin küçüklüğünden beri hayran olduğu oyuncu,şarkıcı,futbolcu vardır tabiki.Onunla ilgili çıkan her haberi kaçırmadan okuyan,mesela dergi sayfalarını çeviriken onu gördü mü dank diye durup uzuuuun uzuuuun bakıp iç geçiren:)
İşte Colin Farrell da benim için böyle bir kişilikti.Bir,tabikide çok yakışıklı,karizmatik.Aslında böyle dış görünüşe çok takan biri değilimdir ama karakter olarak tanımadığım için naçizhane bu yakışıklılığı benim için hep ilk plandaydı.Sonrasında oyunculuğu..Tabi bunu keşfetmem küçükken pek mümkün değildi zaman geçtikçe büyümeye başladıkça daha doğrusu Büyük İskender filminden sonra başladı.Daha da sempati duymaya başladım.Her rolün hakkını o kadar güzel veriyor ki..Mimikleri ses tonu herşey herşey herşey! Son filmi olan Patrondan Kurtulma Sanatı'ndaki en ucube haliyle bile.



Kadroda Jennifer Aniston,Jamie Foxx,Kevin Spacey ve tabiki Colin Farrell gibi isimler varken bu filmi kaçırmak büyük ayıp olurdu.Bende zaman kaybetmeden hemmencecik gittim. Amaa film tam bir hayal kırıklığıydı. Filmin konusunda bir defa bir orjinallik yok çok basit saçma sapan bir konu.İkinci yarı hadi bir derece gülüyorsun ama o da hafif bir tebessüm yani.İlk yarısında sıkıntıdan patladım resmen. Sakın ama sakın gitmeyin bu filme direk çöpe atılan para bence bilete vereceğiniz para.
Diğerlerini bilmem ama Colin'in bundan sonra oynayacağı ilk filmde bu yarattığı kötü imajı mı diyim artık ne diyim bilemedim ama düzelteceğine eminim.Emin olmak istiyorum..